Tekil Mesaj gösterimi

Ah Güzel İstanbul (1966) Sadri Alışık - Ayla Algan (Haşmet İbriktaroğlu)
Alt 05-30-2009, 04:27 PM   #1 (permalink)
DarkGray
Seçkin Üye
 
DarkGray - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
DarkGray şuanda Offline
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 737
Rep Seviyesi: DarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond repute
DarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond reputeDarkGray has a reputation beyond repute
Rep Puanı: 413429172
Rep Gücü: 8268806
Smile Ah Güzel İstanbul (1966) Sadri Alışık - Ayla Algan (Haşmet İbriktaroğlu)



"Bendeniz Haşmet İbriktaroğlu..."





Replikler


.- Haşmet İbriktaroğlu, “gündüz çorbacı gece meyhaneci” Rıfkı’nın dükkanında, çorbasını içmiş, yorgun, akşamdan kalma oturmaktadır. Sigarasını yakar, kibriti çorba kasesinin içine atar, sigarasından bir nefes çekip anlatmaya başlar…

Haşmet (Sadri Alışık): Bendeniz, Haşmet İbriktaroğlu. Dedemin dedesi Osmanlı sarayında İbrikçibaşı’ymış. Dedem paşa, amcam süferâdan, babam da zengin bir hovarda, hem de tüccar. Beylerbeyi’nde bir yalıda dünyaya gelmişim. Validem daha ben bir yaşındayken yakışıklı bir zabitle kaçmış. Peder içkide iki hanı, bir koca köşkü yemiş bitirmiş. Eh, servetin geri kalan kısmını da ayıptır söylemesi biz batırdık… Tüccarlığın bir zamane sanatı olarak inceliklerini kavrayamadığımızdan birkaç işten anlamazın aklına uyup birkaç madrabazın eline çevirsinler diye para bıraktık. İflasla beraber yalıyı da sattık. Bir çul artmamacasına geriye kalan ne var ne yoksa hepsini dağıttık. Şimdi, çok rahatız elhamdülillah… Mütevazi bir meslekte karar verdik, geçinip gidiyoruz. Efendim, mesleğim seyyar fotoğrafçılık. Ha, başka bir iş yapamaz mıydım? Yapardım tabi ama kendi başıma buyruk olmak istedim. Yani böyle iki üç kuruş için hürriyetimi falan satmak istemedim… (Esner.) Kalkmalı… Akşam da bir fazla kaçırmışım ki sormayın.

.- Kalkar. Çorbacı Rıfkı, Haşmet’i uğurlar. Yolda kahvehanenin önünde oturanlara selam verir. Yürürken anlatmaya devam eder. Lokantadan iskeleye giden yol üzerinde, bahsi geçen insanları görürüz. Haşmet, onlara selam verir.

Haşmet: (Dış Ses) Paralar suyunu çekince varlıklı dostlar da arayıp sormaz oldular. Bunlar bizim semtin insanları. Ailenin nâmı buralarda hâlâ yaşar. Eh, biz de insancılız, kalenderiz… Bu, iki fakülte bitirmiş Leman Hanım. Evinde Fransızca dersi verir. Edebiyat bilgimizi bize vesikalık çektiren öğrencilerden haber alınca bizimle pek alâkadar olduydu ama okumuş kadınla yuva kurmanın zorlukları vardır. Ha, bu da han hamam sahibi Belkıs Hanım. Bizi yakışıklı ve kibar bulurmuş ama zengin kadınla evlenilmez ki… Kasap Salih de benim için efendi çocuk dermiş biteviye. Kızı tombul Ayten hep böyle pencerede oturur. İsteyen çıkmıyor mu ne? Babası bana vermek istermiş ama esnaf kızı, o da zorluk çıkarır evlenince.

.- Bakkalın önünden geçerken, Bakkal Halil dükkandan çıkıp Haşmet’e iki paket sigara verir.

Halil (Danyal Topatan): Sabah şeriflerin hayırlı olsun Haşmet Ağabey, nereye?
Haşmet: Dükkana… Geç bile kaldım.
Halil: Unutma da akşama çekelim ha?
Haşmet: Tabi tabi…

.- Haşmet yürümeye devam eder.

Haşmet: (Dış Ses) Herşeyden vazgeçtik, şu meretten vazgeçemedik… Hem Sipahi, hem iki paket günde…

.- İskeleye varır. Vapur beklerken, İstanbul’u seyretmeye koyulur.

Haşmet: (Dış Ses) Aahh, güzel İstanbul!.. Nasıl da bozulmamış o bin yıllık güzelliğin. Ey, canım Boğaziçi!.. Bir zamanlar dedelerimiz de içlenmiş bu güzelliğinin karşısında. Nasıldı o Bimen Şen’in eski bestesi? Aaah, ah!.. Atalarımız da geçmiş bu sulardan, “mağrur ve akıncı”… Nerede Orta Asya, nerede Viyana kapıları?..

.- Bu esnada vapur gelmiştir. Sürgü iskelenin gürültüsüyle irkilir. Esneyip kendi haline güler…

Haşmet: (Dış Ses) Ah, yorgun Haşmet, miskin Haşmet!...

.- Kalabalıkla birlikte vapura biner.






Gizli mesajı görebilmeniz için bir cevap yazmanız gerekiyor!
Gizli mesajı görebilmeniz için yeterli yetkiye sahip değilsiniz! Mesajı görebilmeniz için bir "cevap yazmanız gerekiyor"


  Alıntı ile Cevapla